Babilin M.Ö. 3000 yıllarından kalma bazı levhaları bilinen bilinen en eski haritalar olarak kabul edilir. Ama gerçek haritaları ilk yapanlar yunanlılar olmuştur. M.Ö. 6. yüzyılda da bu haritalar dünyayı suların üzerinde yüzen bir disk olarak gösterir. Dünyanın yuvarlaklığına içten inanmış olan AristOteles yeryüzünde ılıman ve tropikal kutup bölgelerinin varlığını hayal etmiştir. M.S. 2. yüzyılda da ptolemaios çağının coğrafya ve haritacılık üstündeki bilgilerinin ilgi çekici bir sentezini yapmıştı ama batı Avrupa bu çalışmalardan çok uzun bir süre habersiz kalacaktı. Pusulanın icadından sonra 14. ve 15. yüzyıllarda dünyayı keşfe çıkan İtalyan, Portekiz ve İspanyol gemicilerinin kullandığı kılavuz haritaları hazırlandı. Daha sonra açık deniz gemiciliği yeni keşifler sonucu gelişince yeni bulunan bölgelerin kusursuz bir haritasının çizilmesi zorunluluğu ortaya çıktı. Bu arada matbaa haritacılığın gelişmesini destekledi.
Dünya haritalarının yapılması 15. yüzyıldan sonra gelişmiştir. Keşiflerin çoğalması yeni yeni ülkelerin keşfi harita yapımına da yenilik getirdi. Bu işe büyük bir önem verilmesini sağladı bilimin gelişmesine uygun olarak haritalarda Günden Güne gelişti ve mükemmelleşti.